Atatürk korumalarını şeyh çocuklarından seçiyordu
Mustafa Kemal korumalarını seçerken hep şeyh çocuklarını seçmiş. Çünkü ihanet etmezler.
33 yıl Fatih Millet Kütüphanesi’nde görev yapan, tarihçi Mehmet Serhan Tayşi, bir çoğu hafız-ı kurra ve Nakşibendi şeyhi olan dedeleri nedeniyle ‘Şeyhler’ diye tanınan bir aileden geliyor. Tayşi, Melami halifesi olan babasının 8 yıl Atatürk’ün koruma polisliğini yaptığını, Atatürk’ün korumalarını seçerken şeyh ya da alim çocukları olmasına dikkat ettiğini söylüyor.
Kitaba adanmış bir ömür deyince akla gelen isimlerden Mehmet Serhan Tayşi. Tam 33 yıl, Fatih Millet Kütüphanesi’nde görev yaptı. Kütüphane müdürü olarak emekli olduğunda hafızasında kütüphanedeki kitapların içerikleri saklıydı. Çünkü öğrenme arzusu hiç sönmemiş bir insan o. Şimdilerde Niyazi Mısri Divan-ı Şerhi okumaları yapan Tayşi ile hayatını, Millet Kütüphanesini ve 8 yıl Atatürk’ün koruma polisliğini yapan babasını konuştuk.
Çok sayıda alim barındıran bir aileden geliyorsunuz. Bu sizin yetişmenize nasıl yansıdı?
Aslen İzmir Bayındır’lıyım. Eski Türk tarzında kurulu küçük bir kasaba. Timur’dan kaçan Türkmenler kurmuşlar. Benim dedelerim kasabanın medreselerinde hocalık yapmışlar. Çoğu hafız-ı kurra, aynı zamanda beş altı dedem de Nakşibendi şeyhi. En büyük dedemiz Manisa’ya kadar halife göndermiş. Halk bize orada ‘şeyhler’ soyadını koymuş. Babam rahmetli iki ayaklı üniversite gibiydi. Bunaldığında hemen Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’inden bir mısra patlatırdı. Divan şiirinin yarısı ezberindeydi. Kendisinin de aruzla şiirleri var. Çocukluğumuzda onları dinlerdik. Kulak mollasıyım ben biraz da. 8- 10 yaşımdan itibaren Melami sohbetlerini dinledim.
İHANET ETMEZLER
Babanız da Melami halifesi fakat aynı zamanda polismiş…
Babam gençliğinde sekiz yıl Atatürk’ün koruma polisliğini yapmış. Atatürk’ün vefatından sonra istifa etmiş. Fakat esnaflığı yapamamış. 2. Dünya Savaşı çıkınca mesleğine geri dönmüş.
Atatürk’ün koruma polisliğini yaparken herhangi bir sorun yaşamış mı?
Babam Atatürk’ün koruma polisliğini yaptığında genç bir delikanlıymış. Sonradan şeyh oldu. Eyüp’te Abdülhakim Arvasî’nin yanına gidip geliyormuş. Ama Mustafa Kemal korumalarını seçerken hep şeyh çocuklarını seçmiş. Araştırmışlar. Dosyalarında var isimleri. Kimi şeyh çocukları, kimi büyük bir alimin çocuğu. Bunu babam anlatmıştı.
Neden?
Çünkü ihanet etmezler. Başa bağlılık vardır bizde. İyi aile çocuğu değilse parayla rüşvetle her şeyi yapabilir. İhanet edebilir. Fakat böyle ailelerin çocukları ‘Devlet başkanıdır, kabahat, takdir onundur’ der ilişmez öyle şeylere. Bu edeptir. Halkla devletin başındaki adamın arasındaki diyalogtur. Bunu millet anlamak istemiyor. Ermeniler Atatürk’e suikast girişiminde bulunmuş. Onları yakalamış babam. Atatürk’ün eliyle yazdığı teşekkür belgesi var.
HUKUK BANA ÇOK ŞEY VERDİ
Sizin eğitim hayatınız nasıl geçti?
Kışları İzmir’de yazları Bayındır’da geçen mutlu çocukluk ve ilk gençlik günlerinden sonra, 1963 yılında üniversite tahsilim için İstanbul’a geldim. İstanbul’da önce hukuk fakültesine girdim. 1 yıl okudum, bana hitap etmedi. Tarih fakültesine girdim. Fakat hukuk eğitimi bana çok şey verdi. 1. Sınıfta medeni hukuk eğitimi veriliyor. Medeni hukuk bütün sosyal hayatı kucaklıyor. Sonra kısa bir süre öğretmenlik yapıp, akabinde Millet Kütüphanesi’ndeki vazifeme başladım.
Aklınızda var mıydı kütüphanecilik?
Hiç yoktu. Hatta okulda arkadaşlar kütüphanecilik dersi için ‘Bir defter not var. Kolayca geçeriz’ dediler. ben de ‘Sanki kütüphanecilik mi yapacağız’ dedim. Sanki o laf bizi bekliyormuş. Kütüphaneci olduk ve çıkmadık da. Allah bize sevdirdi.
Millet Kütüphanesi’nde başlayıp emekli oldunuz. Hiç ayrılmak istemediniz mi?
Kütüphaneye uzman yardımcısı olarak girdim, müdür olarak emekli oldum. Hiçbir yere tayin olmadım. Hiç kimseye de nasip olmadı bu. Her sabah masaya oturduğumda Ali Emiri Efendi ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin ruhuna 3 İhlas bir Fatiha okurdum. Feyzullah Efendi binanın sahibi, kitapların bir kısmı da onun. Bundan mıdır nedir, oradan ayrılmadım.
Emekli olduktan sonra ne yaptınız?
Emekli olmak üzereyken kalbim gözüme pıhtı attı. O nedenle gözlükle zorlukla görüyorum ama şikayetim yok. Müslümana şikayet yakışmaz. Seyyid Muhammed Nurul Arabi’nin yazdığı Niyazi Mısri Divanı Şerhi dersleri veriyorum. Balaban tekkesinde açıklamalı Amak-ı Hayal okuyoruz. Filibeli Ahmet’in yazdığı Türkiye’deki ilk tasavvufi roman denemesidir.
Siz de aile geleneğini devam ettiriyor musunuz?
Evet. Babamın halifesi bir zattan aldım, ben de Melami halifesiyim. Seyr gördüm. Lisede talebeydim ders almaya başladığımda. Hilafetim birkaç sene oldu. Maksadımız öğrenmektir. Ben ilme ağırlık verdim. O nedenle gecikti.
KİTABI AZ DİYE SADRAZAMI AZARLAMIŞ
Yıllarca Millet Kütüphanesinde çalıştınız. Kurucusu Ali Emiri hakkında da çok şey biliyorsunuz. Nasıl biriymiş kendisi?
Ali Emiri’nin kafasında bir milli kütüphane fikri vardı. Matbu ve yazma Osmanlıca eserlerle 1916 yılında kütüphaneyi kurdu. Vakıflara bir yazı yazdı. Kütüphaneleri yıkılmış, yok olmuş, vakıflara alınmış ne kadar kitap varsa lütfen bana intikal ettirin dedi. 40 bine yakın kitap vakıf kayıtları ile birlikte buraya intikal etti. Ali Emiri’nin hayali 100 binlik bir milli kütüphane kurmaktı. Fatih Sultan Mehmet’e hayranlığı vardı. Osmanlı padişahlarının adı geçince ayağa kalkar, ceketini düğmeler, ‘Onlar büyük insanlardı’ dermiş. İnsanları kütüphaneleri olup olmamasına göre değerlendirirmiş. Sadrazam Talat Paşa ziyarete geldiğinde ‘Paşa kaç kitabın var’ diye sormuş. Talat Paşa ‘500 kitabım var’ deyince ‘Yazık sana. Benim gibi defterdarın 16 bin kitabı olsun, senin gibi sadrazamın 500 kitabı olsun. Yazıklar olsun’ diyor. Sadrazam onu az çok bildiğinden hoş karşılıyor. Ali Emiri de arkasından mektup yazıp özür diliyor.
ARAŞTIRMACILARLA OKURDUM
Millet Kütüphanesinde özel konulara eğilen kitaplar var mı?
Tabi. Mesela botanikle ilgili 38 tane çiçek risalesi var. Karanfil, gül, hüsnüyusuf risalesi, lale risaleleri. Ebu Suud Efendi 5 sene uğraşarak yaban lalesinden uzun boyunlu beyaz bir lale türü geliştirmiş. Adına da Cennet-ül Adn demiş. Ebu Suud lalesi diyorlar ona. Ayın 13- 14- 15’inde, ki bugünlerde med cezir olur, 5 zira (bir uzunluk birimi) yaşlı bir çınar ağacı kökü kazılıp, oradan toprak çıkarılacak. Kavak ağacı külü karıştırılacak. Kavak ağacında potasyum var. Göz taşı koyulacak. Göz taşı da bakır oksit. Bunlar karıştırılıyor. Bunun içine soğan dikiliyor bir sene. İkinci sene toprağa ilave yapılıyor. 5 sene sonra uzun boyunlu o güzel lale elde ediliyor. Kitab-ul Nebatat vel Hayvanat diye bir kitap var. Bitki ve hayvan ansiklopedisi. 63 cilt. Her cilt 1200 sayfa. Ebul Hayyal el Endülisi yazmış. Bu alimin 300 eseri var. Bu ansiklopedi bunlardan sadece bir tanesi.
Kütüphanedeki bütün kitapların içeriklerini biliyor musunuz?
Merak bende fazlaca var. Bir okuyucu bir şey isteyip getirdiğimde o okurken ben de görürdüm. Küçük bir defterim var, ona not alırdım.
SİGORTA EDİLEMEYEN DEĞER
Kitaplar arasında en kıymetlisi hangisi?
Divan-ı Lügat it Türk’ü kimse sigorta edemiyor. Çok değerli bir kitap. Kültürümüzün temel taşlarından biri. Bu eser ilk Türkçe sözlük. Türkçe kelimelerin karşılıkları Arapça. Abbasi halifesine sunulmuş. Takdim yazısı var üzerinde kırmızı mürekkeple. Bir de Uygur alfabesiyle yazılmış orjinali olması lazım ki o kayıp. Dünyada bilinen tek nüsha bu. Bin küsür senelik bir kitap. Dünya tarihinde bu kadar orjinal bir kitap çok nadirdir.
Osmanlı kütüphaneleri çok orijinaldi
Osmanlı döneminde kütüphane anlayışı nasıl?
Kütüphane modelleri çok orijinal. Hekimoğlu Ali Paşa kütüphanesinin kocaman bir giriş kapısı var. Giriyorsun, tünel gibi uzun. Silindir gibi bir bina var üzerinde. Merdivenle üst kata çıkıyorsun kare biçimli bir oda. 4 tane ortada sütun. 4 tane de aralara ahşap sütun işlemeli. Üstlerinde Kabe şeklinde, küp biçiminde bir kütüphane var. Tel örgülü. Böylece kitaplar havalanıyor. Bütün teknolojiyi kullanmışlar. Elini uzatıp kitap alamazsın, tavana doğru kitaplar. Kancalı merdiveni takıyorsun. Kitaplardan istediğini alıyorsun. Kütüphane muhafızı da nerede oturursa otursun, olduğu yerden herkesin ne yaptığını görebiliyor. Kitap çalınıyor mu, yaprağı mı yırtılıyor. Hem koruma hem havalandırma bakımından İstanbul’un en güzel kütüphanesi. Altta da rutubet yok. Çünkü rüzgar girişten bir koridor gibi esiyor. Ama şu anda kütüphane olarak hizmet vermiyor. Hat dershanesi yapmışlar.
Millet Kütüphanesi’nde kaç kitap var?
Millet kütüphanesinde 30 bin civarında eski kitap var. 8000’e yakını yazma. Diğerleri matbu ama matbu da olsa bu kitapların şu özelliği var, bu kitaplar tasniflidir. Dini eserler, edebiyat, şiir olmayan nesir olan edebi eserler, roman, hikayeler, Ağlayan ayva gülen nar, Tutiname, Kesikbaş hikayesi gibi eski halk hikayeleri hepsi ayrılmıştır. Manzum bölümünde Padişah ve şehzade divanları vardır. Nadir bulunmayacak şeyler yani. Devrin bütün ünlü şairlerinin divanları var.