Röportaj

İşkence altında ‘ölsem de kurtulsam’ dedim

28 Şubat’ın tüm ağırlığı ile devam ettiği dönemde, yeni bir parti oluşumu içine giren Recep Tayyip Erdoğan’ın önü kesilmek isteniyordu. Bunun için şiir okuduğu bahanesiyle hapse atılmış, siyasî olarak önü kapatılmaya çalışılmış, 28 Şubat medyası “muhtar bile olamaz” manşetleri atmıştı. Ancak bu Erdoğan’ın önünü kesmeye yetmedi. Baskılar sadece Erdoğan’a değil çevresine de yapıldı. AK Parti’nin kurulmasının üzerinden henüz bir buçuk ay geçmişti ki, Erdoğan’a yakın olarak bilinen isimler bir geceyarısı operasyonu ile gözaltına alındılar. Necmi Kadıoğlu, Mustafa Albayrak, Tufan Mengi ve Harun Karaca aynı gece gözaltına alınarak işkence ile Erdoğan aleyhine ifade vermeye zorlandılar. İşadamı Tufan Mengi dört gün süren işkence seanslarından sonra savcı karşısına çıkarıldı ve serbest kaldı. Eşi ve çocuklarıyla birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek yaşadıklarını anlatan Mengi, Adil Serdar Saçan’ın kendisine “Erdoğan aleyhinde konuşmazsan seni buradan çıkartmam” diye baskı yaptığını söylemiş ve “12 Eylül döneminde bile böyle işkence görmedim. Kanlı gömleğim Adil Serdar Saçan’a hediye olsun” ifadelerini kullanmıştı. Mengi yıllar sonra Gerçek Hayat’a yaşadıklarını anlattı.

28 Şubat’ın ayak sesleri daha önceden duyulmaya başlamıştı. Siz de 28 Şubat’ın gelişini hissetmiş miydiniz?

Evet, böyle bir baskı olacağını hissetmiştik. İsimsiz tehdit telefonları alıyorduk. O zaman Mazlumder olarak Cuma eylemlerini yapıyorduk. “Yakında göreceksiniz” diye tehdit ediliyorduk.

ÇOCUKLARIM DA GÜN BOYU EVDE TUTSAK KALDI
Baskıların en fazla olduğu dönemde gözaltına alındınız. Hangi gerekçe ile gözaltına alındınız?

Tayyip Erdoğan’ın önlenemez bir yükselişi vardı. Bu yükselişi durdurmak için Tayyip Erdoğan’a yakın gördükleri Harun Karaca, Mustafa Albayrak, Necmi Kadıoğlu ve beni aldılar. Ben iş adamıydım. Erdoğan’ın arkadaşı olarak biliniyordum. Sadece Erdoğan’a yakın olduğumuz için aldılar.

O gece neler yaşandı?

Sabah 4:30 civarlarıydı, yaklaşık 10 tane polis evimi bastı. O zaman çocuklarımın biri 5-6 yaşlarında biri de 9-10 yaşlarındaydı. Eşim ve çocuklarımın kimseye haber vermemesi için akşama kadar başlarına polis bıraktılar. Çocuklarım ve eşimin evden çıkması engellendi. O gün çocuklarım okula gidemedi. Beni alıp götürdüler. Açıkçası zulümden başka bir şey değildi.

TUTUKLANMAYI BEKLİYORDUM
Herhangi bir açıklama yapıldı mı? Neden sabahın dördünde evinizin basıldığını söylediler mi?

Hayır. Hiçbir şey söylemediler. Ben böyle bir şey olacağını bekliyordum. Çünkü tehdit ediliyorduk. O yüzden fazla telaşa kapılmadım. “Herhalde günü geldi” dedim kendi kendime.

Nereye götürdüler sizi?

Vatan Emniyete… Gidince baktım, Necmi Abi (Kadıoğlu), Mustafa Albayrak, Harun Karaca da orada… Bizi Organize Şubeye götürdüler. Orada da neden getirildiğimize dair hiçbir açıklama yapmadılar. Dördümüzü bir kalorifer peteğine kelepçelediler. Gözlerimizi de bir gözbağı ile bağladılar. Etrafımızı göremiyoruz. Gece saat 2’ye kadar bu şekilde bekledik.

ERDOĞAN’IN KASASIYIM DERSEN BIRAKACAĞIZ

Birbirinizle konuşma imkanınız oldu mu?

Hayır, konuşmamız yasaktı. Su içecekseniz, “Komutanım su içebilir miyim” diyebiliyordunuz sadece. Biz buna tepki gösterdik ve komutanım demedik. Ama şubede herkes komutanım diyordu. Sivil insanlar. Saat gecenin 2’si oldu. Sorguya aldılar bizi. Çırılçıplak bıraktılar. Elektrik vermeye başladılar.

Ne gibi sorular soruyorlardı size, neyi öğrenmek istiyorlardı?

“Tayyip Erdoğan’ın kasası olduğunu kabul et, seni bırakalım” diyorlardı bana. Tayyip Erdoğan’ın paraları varmış güya, biz de onları saklıyormuşuz. Dört gün boyunca dördümüz de sorguda kaldık. “Ben partili değilim. Mazlumder’in başkanlığını yaptım. İslamî bir şahsiyetim ama Tayyip Erdoğan’ın ne parasını, ne pulunu bilirim. Böyle bir şey yok” dedim.

HER GÜN ELEKTRİK VERDİLER
O arada birbirinizi görme imkanınız oldu mu?

Hayır, hep gözümüz bağlı halde tutulduk. Sorgudayken orada ölmeyi çok istedim. Burda öleyim dedim. Elektrik veriyorlardı bize. Her gün buna dayanmak kolay değildi.

Dört gün boyunca aynı soruyu mu sordular?

Evet tamamen Tayyip Erdoğan ile alakalı. Onun önünü kesmekle alakalı sorular sordular. Daha sonra savcılığa çıktık. Savcıya olan biteni anlattım. Bize Tayyip Erdoğan’a karşı ifade vermem için işkence yapıyorlar. Başka bir suçum yok dedim. Savcılık bizi serbest bıraktı.

ADİL SERDAR SAÇAN’A DAVA AÇTIM

İşkence sonrası doktor muayenesi yapıldı mı?

Doktora gittiğimizde doktor bana elektrik verildiğini tespit etti. Yeni Şafak gazetesinde de bu manşet olmuştu “Tufan Mengi’ye elektrik” diye. Doktor bunu raporla belgeledi. Ben 6 ay kadar önce Adil Serdar Saçan’a dava açtım. Bu davada da o rapor üzerinden gidiyor savcı. Daha önce Necmi Abi dava açmıştı, iptal olmuştu. Ben şimdi yeniden açtım. Kabul edildi. İnşallah netice alacağız.

Adil Serdar Saçan vardı bu işin arkasında değil mi?

Evet, Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’la birlikte hareket ediyorlardı. İkisi birlikte yapıyorlardı operasyonları.

Turgut Yılmaz hangi sıfatla böyle bir operasyon yaptırıyor?

Başbakanın kardeşi sıfatıyla.

5 HASTANEM VARDI HEPSİNİ KAYBETTİM

Serbest kaldıktan sonra neler yaşadınız?

Beni arkadaşlarım ve abim karşıladı. Ailem başıma gelenleri merak ediyordu. Onlar da gözaltına alındığım gün akşama kadar evde tutulmuşlardı. Kimseyi aramalarına da izin verilmemişti. Daha sonrasında da dört gün boyunca benden haber alamamışlardı. Üzülmesinler diye işkencelerden bahsetmedim. Ancak ertesi gün Eresin Otel’de başımdan geçenleri anlatmak için bir basın toplantısı düzenledim. Orada duydular tabi işkenceleri. Ondan sonra bizi rahat bırakmayacaklarını düşündüğüm için ailemle yurt dışına kaçtım. İtalya’ya gittim.

Yurt dışında sorun yaşadınız mı?

İki buçuk yıl kadar kaldık. Tayyip Bey iktidar olduktan sonra geri geldim. Zor oldu bizim için. Dilimiz yoktu. Kaçak yaşıyorduk. O dönemde Türkiye’de 4-5 tane hastanem vardı. Bu süreçte yurt dışında olduğum için hastanelerimi kaybettim. Maddi olarak sıkıntılı bir süreç yaşadım.

MÜSLÜMANLARIN İMTİHANIYDI

Geriye baktığınızda 28 Şubat nasıl bir süreçti? Etkileri devam ediyor mu?

28 Şubat Müslümanların imtihanıydı. Bu imtihandan geçenler oldu, kalanlar oldu. Ancak benim izlenimim genelinin sınavdan geçtiği yönünde. Etkilerinin ise devam ettiğini düşünmüyorum.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu